Sevda kelimesi köken olarak, güçlü sevgi ve aşk anlamı taşımakta.  Peki ya sevdanın halleri neyin nesi oluyor? İşte; yüzünüzü yıkar yıkamaz görmek istediğiniz kişi aklınıza geliyorsa, bu sevdanın vurgun halidir. Uykudan gözünüzü açar açmaz telefona sarılıyorsanız, bu da sevdanın sarhoş halidir. Eğer her an, her saniye, her salise görmek istiyorsanız, hiç söylemeyeyim yandınız demektir. Günümüzde bu örnekte gördüğümüz aşkları, sevgileri, dostlukları görmek ne kadar zorlaştı değil mi? Her ne kadar yazımıza ilk girişimiz duygusal bir yazıymış imajı verse de, aslında ana konumuz aşka, sevgiye, dostluğa güvencimizin neden kırıldığıyla ilgili; Günümüzde varlığını sürdüren ve bireyleri büyük ölçüde etkileyen bir tüketim algısının varlığından bahsetmek mümkün.  Dolayısıyla tüketirken güldüren, güldürürken tükettiren birçok mekanizmadan söz edebiliriz. Hal böyle olunca, bireyler arasındaki ilişkide maalesef metalaşma ve materyalizm seviyesine iniyor. Birçok şeyi tükettiğimiz gibi, aynı zamanda sevgi, aşk gibi kavramları da tüketebiliyoruz maalesef! Bu açıdan değerlendirdiğimizde bireyin aşk, sevgi, dostluk gibi kavramlara olan güveni kırılıyor ve ikili ilişkiler büyük oranda sekteye uğrayabiliyor. İnsanlar, birbirlerini amaca ulaşmadaki en önemli basamak olarak gördüğü gibi, daha fazla tüketebilmek için en iyi seviyelere gelmek uğruna her türlü acımasızlığı mubah görebiliyor. Ne yazık ki son günlerde el ile tutulur bir sevda görmememizin ana sebebi budur.  Bu tüketim algısının bireylere ne kadar zarar verdiğinin fakına varabilir miyiz? Bilmiyorum, ama şunu söylemeliyim ki böyle devam ederse kendini seven insanları bile bulmak oldukça zor bir durum olacak gibi görünüyor. Yazımızın sonuna gelirken şunu söylemeden geçmek istemedim; sevdasına, sevgisine, aşkına, dostluğuna ve arkadaşlığına sahip çıkan koca yüreklilere selam olsun. Umarım yazımızdan keyif almışınızdır. Esen kalın….